LISE PSİKOLOJİ 3

ORGANİZMA VE ÇEVRE İLİŞKİLERİ

              

                            

            A. ORGANİZMA VE ÇEVRE

            Yaşamsal faaliyet gösteren varlıklara organizma adı verilir. Psikolojide organizma kavramıyla hayvan ve özellikle insan kastedilir. Bir organizma olarak insan; süt çağı, oyun çağı, okul çağı, ergenlik çağı, genç yetişkinlik çağı, orta yaşlılık çağı ve ihtiyarlık çağı gibi aşamalardan geçerek yaşam süresini tamamlar.

            Organizmanın kendi dışında ilişki kurduğu biyolojik, fiziksel, sosyal varlık ve olayların tümüne çevre denir. Organizma için iki türlü çevre vardır. Doğum öncesi çevre; Anne karnında bebeği kuşatan çevredir. Canlıların bedensel ve ruhsal oluşumları bu çevrede başlar. Organizmanın gelişimi anneye bağlıdır. Eğer anne yetersiz beslenir, sigara ve alkol kullanır, stresli bir ortamda yaşamını sürdürürse organizmanın gelişimi de olumsuz yönde olur. Doğum sonrası çevre; Organizmanın doğumundan ölümüne kadar yaşadığı fiziksel ve sosyal çevredir.

            İnsanın çevresiyle etkileşimi diğer canlılara oranla çok yönlüdür. Bu etkileşim psikolojik, fiziksel ve toplumsal boyutlarda olabilmektedir. Organizma değişen çevre şartlarına uygun tepkilerde bulunarak çevreye uyum çabası gösterir. Bu çevre hem fiziksel, hem de sosyal çevre olabilir. Bu uyum sürecinde insanın kişiliği, geçmiş deneyimleri ve irade gücü rol oynayabilir. 6 ay yeraltındaki bir mağarada yaşayan bir insan normal hayata döndüğünde, geceleri otomobili farlarını yakmaksızın kullanabilmiştir. Üzerimizdeki elbiselerin, gözümüzdeki gözlüğün, odadaki parfüm kokusunun bir süre sonra fark edilmez olması duyusal uyumla açıklanır.

 

            B. FİZİKİ ÇEVRENİN ORGANİZMAYI ETKİLEMESİ   

            1 – FİZİKİ UYARICILAR ve ORGANİZMANIN ALICILIĞI

            Organizma ile çevresindekilerin iletişiminin sağlanması için, organizmanın alıcı organlara ve fiziksel uyarıcılara ihtiyacı vardır. Fiziksel uyarıcılar; ses, koku, ışık gibi uyarıcılardır. Fiziksel uyarıcılar duyu organlarına gelir ve duyum olayını başlatırlarsa görebilir, koku alabilir, işitebiliriz. Organizmanın tepki verebilmesi için duyu organlarının da sağlam olması gerekir. Duyu organları sağlam değilse, uyarıcı gelse bile göremez, koku alamaz ve işitemeyiz.

Bir havaalanı… Yolcular uçağa doğru yürürken bir bakıyorlar ki kaptan pilot da geliyor. Bir elinde köpek tasması, öbür elinde bir beyaz baston, gözünde siyah cam gözlükler. Herhalde şaka olmalı diye düşünüyorlar. Uçağa biniyorlar. Hostesler anonslarını yapıyor, kemerler bağlanıyor. Uçak pistte yavaş hızlanmaya başlıyor. Uçak hızlanıyor, pistin sonu görünüyor, kaptanda bir hareket yok. Yolcular dehşet içerisinde bir hosteslere, bir kaptana, bir de neredeyse bitti bitecek piste bakıyorlar. Kaptanda hala bir hareket yok. Pistin bitiş noktasına yaklaşıldığında yolcular koro halinde çığlık atmaya başlıyorlar. İşte o anda kaptan pilot da devreye giriyor ve uçağı havalandırıyor. Kaptan dâhil uçaktaki herkes de büyük bir rahatlama. Kaptan pilot arkasına yaslanıyor ve yardımcı pilota şunu söylüyor: - Biliyor musun bir gün kimse bağırmayacak ve pistten dışarı çıkacağız.            

            2 – UYARICI ve UYARIM

            İç ve dış çevreden gelerek, duyu organlarını harekete geçiren enerjilere uyarıcı denir. Susama, acıkma içten gelen uyarıcılar; ışık, ses, koku, renk dıştan gelen uyarıcılardır.

            İç ve dış çevreden gelen uyarıcıların organizmayı etkilemesine uyarım denir. Uyarım, uyarıcı – tepki ilişkisinin bütününü ifade eder.  

            3 – TEPKİ, DUYUM, DUYUM EŞİĞİ

            Tepki, iç ve dış uyarıcıların organizmayı etkilediği anda, organizma tarafından verilen karşılıktır. Örneğin; Göze ışık tutulduğunda göz bebeğinin küçülmesi, bize sorulan sorulara yanıt vermemiz, aniden duyduğumuz sesler karşısında irkilmemiz birer tepkidir.

            Duyum, organizmanın iç ve dış uyarıcılara karşı duyarlılık göstermesidir.  

            Duyum eşiği, iç ve dış uyarıcıların organizma tarafından fark edildiği andır.

            Organizma, içten ve dıştan gelen uyarıcıların etkisi altındadır. Bu uyarıcıların organizmayı etkileyebilmesi için duyum eşiğini geçmesi gerekir. Duyum eşiği, duyumların başlangıcını oluşturur. Üç tür duyum eşiği vardır.

·          Alt eşik: Duyulabilen en alt sınırdır. Örneğin; bir sesin 20 frekans civarında gelmesi.

·          Üst eşik: Uyarımların duyulmadığı sınırdır. Örneğin; bir sesin 20.000 frekans civarında gelmesi.

·         Farklılaşma eşiği: İki uyarıcı arasındaki farkı ayırt edebildiğimiz eşiktir. Örneğin; İki sesi birbirinden ayırt edebileceğimiz en küçük fark ya da iki ağırlıktan hangisinin daha ağır olduğunu bileceğimiz nokta farklılaşma eşiğidir.

            4 – AŞIRI UYARILMA, YETERSİZ UYARILMA

            İç ya da dış uyarıcıların organizmayı normal şiddet ve sürenin üzerinde etkilemesine aşırı uyarılma denir. Bireyin sürekli gürültülü bir ortamda bulunması, kalabalık bir evde yaşaması, sürekli olarak bir yerinin ağrıması aşırı uyarılmaya neden olur. Aşırı uyarılma bireylerde huzursuzluğa ve gerilime yol açar. Aşırı uyarılma uzun sürerse organizma direnme gücünü yitirir, bir tepki veremez olur. Günümüz kent yaşamının en önemli problemlerinden birisidir.

            Organizmanın normal etkinliklerini yapamayacak kadar az uyarıcı almasına yetersiz uyarım denir. Uyarıcılar, alt duyum eşiğinin altındadır. Organizma sürekli yetersiz uyarım içerisinde olursa yaşam gücünü yitirir. Bir elektrik ışığının 50 Watt civarında gelmesi, yeterli besin almama, ses duyamama yetersiz uyarılmadır.

            5 – ALIŞMA, DUYARSIZLAŞMA

            Bir uyarıcının sürekli alınması sonucunda davranışlarda görülen zayıflamaya ya da organizmanın tepkide bulunmama eğilimine alışma denir. Örneğin; Çiçekçi dükkânına ilk girdiğimizde çiçek kokularını alırız, içeride biraz durduğumuzda artık koku almaz oluruz. Kapalı bir yerdeki sigara kokusu insanı rahatsız eder, içeride biraz kaldığımızda sigara kokusunu artık bizi rahatsız etmez. Lokantaya ilk girdiğimizde aldığımız yemek kokusu kısa bir süre sonra kaybolur… v.b.

            İnsanın, duygusal bir davranışını ortaya çıkaran bir durumla tekrar tekrar karşılaşması sonucunda bu duygusal davranışının zayıflamasına duyarsızlaşma denir. Örneğin; Babasından sürekli dayak yiyen bir çocuğun dayağa karşı duyarsızlaşması. Hastalık, ölüm gibi olaylar insanlarda heyecan uyandırır, ama bu gibi durumlarla sürekli olarak karşılaşan bir doktor artık bunları gördüğünde heyecanlanmaz.

            6 – DENGELENME (Homeostatis)

            Organizmanın değişen uyarıcı koşullarına karşı sabit iç ortamı koruma eğilimine dengelenme (Homeostatis) denir. Organizmanın normalden fazla alınan şekerin bir kısmını kana salgılayıp fazlasını karaciğerde depolaması, kandaki oksijen ve karbondioksit düzeyleri, hücrelerdeki su dengesi gibi pek çok biyolojik denge durumunun korunması dengelenme olarak ifade edilir.

 

            C. UYARILMA İHTİYACI VE GÜDÜLENME       

            Organizmanın uyarılmaya ihtiyacı vardır, ancak bu uyarılma aşırı olmamalıdır. Uyarılma sonucunda organizma ihtiyaçlarını, kendisindeki eksiklikleri fark eder. İhtiyaçlar sonucu organizma, çeşitli davranışlarda bulunmaya hazır hale gelir.

            İhtiyaç, dürtü, güdü gibi kavramlar organizmanın hangi yönde ve nasıl uyarıldığını göstermektedir.

            1 – İ HTİYAÇ   

            Organizma tarafından bir eksikliğin duyulmasına ihtiyaç denir. İhtiyacın giderilmemesi durumunda organizma uyarılır ve organizmanın dengesi bozulur. Örneğin; Organizma yaşamını sürdürmek için gerekli olan su, yemek gibi maddelerden ya da uyku gibi bir koşuldan mahrum bırakılmışsa gergin bir duruma girer. Bu gerginlik ihtiyaç giderildiği zaman ortadan kalkar. Organizmanın yaşamı bu şekildeki ihtiyaçların karşılanması çabası içerisinde geçer.

            2 – DÜRTÜ

            İhtiyaçların karşılanması için organizmada oluşan güce dürtü denir. İhtiyaç ortaya çıktığı anda organizmanın dengesi değişir. Bir iç gerilim ortaya çıkar. Bu durum organizmayı çeşitli davranışlara, tepkilere yöneltir. Örneğin; Aç olduğumuzda organizmada ortaya çıkan gerginlik ve açlık hissi dürtüdür. Organizmadaki ihtiyaç hissi giderek artarken, dürtü giderek azalır ya da yok olabilir.

            3 - GÜDÜ (Motiv)

            Organizmanın ihtiyacını gidermek için belli bir yönde etkinlik göstermesine güdü ya da motiv denir. Güdüler organizmanın bir takım davranışlarda bulunmasına yol açar. Örneğin; Organizmadaki besin eksikliği, besin ihtiyacını doğurur. Bu ihtiyacın duyulmasıyla organizmada oluşan açlık hissi dürtüye yol açar. Bunun sonucunda organizma yiyecek aramaya başlar. İşte bu hareket eğilimi güdü’dür.

            4 – GÜDÜLENME (Motivasyon)

            Organizmanın dürtü ya da ihtiyaçlarının etkisiyle harekete hazır hale gelerek amacına yönelik davranışta bulunmasına, amaca ulaştıktan sonra rahatlamasına güdülenme (motivasyon) denir. Örneğin; Organizmanın besin ihtiyacıyla başlayıp açlık hissini duyması, yiyecek aramaya yönelmesi, yiyeceğin elde edilmesi ve organizmanın rahatlaması sürecine güdülenme denir.

            GÜDÜ TÜRLERİ

            Güdüler, Fizyolojik güdüler ve Toplumsal – psikolojik güdüler şeklinde iki sınıfa ayrılır.

            I – Fizyolojik Güdüler

            Organizmaya enerji ve yön veren iç uyarıcılardır. Bu güdüler organizmanın yaşama ve var olma güdüsüne hizmet ederler. Özellikle beden dokusunun canlı kalması için gerekli olan ihtiyaçlardan oluşan güdülerdir. Başlıca fizyolojik güdüler; açlık, susuzluk, cinsellik, annelik, dinlenme, uyku, hareket… v.b.

            Fizyolojik güdülerin başlıca özellikleri şunlardır;

·          Doğuştan kalıtımla gelirler.

·          Yaşamın ilk yıllarından itibaren ortaya çıkarlar.

·          Organizmanın yaşam faaliyetlerini sürdürmesini sağlarlar.

·          İnsan ve hayvanlarda ortaklaşa görülürler.

·          Sosyal güdülere kaynaklık ederler.

·         Sayıları bellidir.

II – Toplumsal – Psikolojik Güdüler

            Organizmaya enerji ve yön veren, sosyal çevreden gelen uyarıcılardır. Bu güdüler yaşantı sonucu oluşur. Organizma yaşadıkça davranışları da daha fazla etkilerler. Başlıca toplumsal – psikolojik güdüler; güvenlik ihtiyacı, beğenilme isteği, saygınlık kazanma, özgürlük ihtiyacı, başarısızlık korkusu… v.b.

            Toplumsal – psikolojik güdüler karmaşık bir yapıya sahiptir. Bazen aynı güdü, farklı bireylerde farklı davranışlara yol açabilir. Örneğin; Beğenilme ve saygınlık kazanma güdüsü bazı insanlarda çok çalışma, bazı insanlarda saldırganlık, bazı insanlarda da iyi giyinme yoluyla giderilir.

      Farklı toplumsal güdüler, aynı davranışlara yol açabilmektedir. Örneğin; Aynı filmi seyretmeye giden insanlardan bazıları sinemayı sevdiği için, bazıları yakınlarının hatırı için, bazıları da sanatsever görünmek için film seyretmeye gidebilir.

            Toplumsal – psikolojik güdülerin başlıca özellikleri şunlardır;

·          Sonradan, toplumsal çevreden kazanılırlar.

·          Yaşamın sonraki yıllarında ortaya çıkarlar.

·          Yalnız insana özgüdürler.

·          Toplumdan topluma farklılık gösterirler.

·          Çok sayıdadırlar.

            Güdülenmiş davranışlar ve güdülenmemiş davranışlar arasındaki farklılıklar şunlardır;

·         Güdülenme sonucunda organizmanın etkinliği artar. Aç bir insanın yiyecek aramasıyla, tok bir insanın yiyecek araması farklıdır. Aç insan daha dinamik ve aktiftir. Bu bağlamda, güdülenmiş davranış, güdülenmemiş davranışa göre daha verimlidir.

·         Güdülenmiş davranış bir amaca yöneliktir. İhtiyaç ne kadar güçlüyse amaca yönelen davranış da o derecede güçlüdür. Organizma amaca varmak için gerekli olanları seçer, gerekli olmayanları eler. Örneğin; Kendisini bilime adamış bir bilim adamı, gecesini gündüzüne katarak kendisini, yaşamın getirdiği birçok güzel şeyden soyutlayabilir.

·          Güdülenmiş davranış organizmayı aşırı faaliyete, fazla enerji tüketimine götürdüğü için yorucudur.

 
HOŞGELDİNİZ
 
SON DAKİKA HABER
 

Türk ve Dünya Tarihinde Yaşanan Olaylar
TT FATURA SORGULA
 

TÜRK TELEKOM FATURA SORGULAMA
HizmetNo:
Ör: Telefon hizmeti için: 3121234567
Aşağıdaki resimde görülen güvenlik kodunu giriniz:
Soru ve Sorunlarınız için 444 1 444'ü arayınız.

HAVA DURUMU
 
TV'de Bugün
sitene ekle www.seninininternetin.tr.gg
Günlük Burç
 
Bugün 19515 ziyaretçi (33976 klik) kişi burdaydı!


webmp3indir
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol